23 Temmuz 2010 Cuma

İçimizdeki Kurt

Bir hikaye ile başlamak istiyorum bu yazıma. Yaşlı bir Kızılderili kabile reisi ile genç Kızılderili arasında aşağıdaki konuşma geçer;


"İçimizde iki kurt var ve bunların arasında da korkunç bir savaş. Kurtlardan biri; korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, pişmanlığı, açgözlülüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, üstünlük taslamayı ve benciliği temsil ediyor. Diğeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cömertliği, dinginligi, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliliği, dostluğu, anlayışı ve merhameti temsil ediyor."Genç "hangi kurt kazanacak?" diye sorar. Yaşlı adam kısaca cevap verir;"Hangi kurtu beslediyseniz o kazanır."

Bizler içimizdeki hangi kurtu beslediğimizin farkında mıyız peki? Neleri paylaşıyoruz hayatımızda, neler bizim önceliğimiz? Maddiyat mı maneviyat mı önde gidiyor hayatımızda. Her şeyi para ile ölçer bir hale gelmedik mi? Kötü kurt bu savaşı kazanmak üzere değil mi sizce de. O zaman hep beraber ayağa kalkıp bazı şeylere itiraz etme zamanı geldi de geçiyor. Yorulmadık tepkisiz yaşamaktan, yorulmadık hakkımızı almadan yaşamaktan, yorulmadık boyun eğmekten, yorulmadık isyan etmeden bir piyon olarak hayatımızı geçirmekten.

Bizler kendimizin ne olduğuna bakmadan çocuklarımızı daha iyi yetiştirmemiz lazım. Bu maddi dünyada, insanlığın ve sevginin olduğunu, paylaşmanın ne değerli olduğunu anlatmamız lazım onlara. Sevdikleri her neyse onu yapmaya teşvik etmeliyiz, bundan para kazanamayacağına emin olsak da. Kendi isteklerini yaşamasına ve hatta kendi istekleri yüzünden müşkül durumlara düşmesine.

Gelecek nesil bizim oyuncağımız değildir. Bizler bunu başarmış bir jenerasyon değiliz bence, ama müsade edelimde bakarsınız onlar başarırlar. Çalışmak her şey değildir, her insan başarılıda olmaz. Bunları bilsin ama onun kendine öz güveni de olsun. Kısacası bırak dünya vatandaşı olsun. Sınırları olmasın onların. Hayata bakarken at gözlükleri takmasınlar. Bir gün bizlerin yaşına geldiklerinde ve medeni ülke vatandaşlarından birinini karşısına geçtklerinde “ Neden ben böyle değilim” demesinler.

Bizim bundan sonraki misyonumuz bu olmalıdır bence. Gelecek nesile yatırım yapmaya başlamalıyız. Her şeyi maddiyat ile ölçen bu toplumda kendimizi yalnız hissetmekten daha doğal bir şey olamaz. Bizler bunun üstesinden gelebilecek kudrete sahibiz. Bunu yapmak içinde, sadece çocuğumuza inanmamız gerekli. Ve ona öğretlemiyiz.

Harika bir yazı aşağıdaki, yazarken bile mutlu oldum. Umarım sizde okurken mutlu olursunuz.


Öğret Ona

Uluyan bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona, ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa, dimdik dikilip savaşmasını öğret. Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret ona. Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret. Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan neşe duymayı.Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu. Ona kitapların mucizelerini öğret. Gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların, ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceğini öğret. Bırak sabırsız olacak kadar cesarete sahip olsun, bırak cesur olacak kadar sabrı olsun. Ona her zaman kendisine karşı derin bir saygı taşımasını öğret, böylece insanlığa karşı da derin bir saygı taşıyacaktır.Bu büyük bir istektir; ne kadarını yapabilirsin, bir bak bakalım.

*Abraham Lincoln

4 yorum:

  1. Fikirler, onların olamayacağına inanan insanlar olunca "ütopya", olabileceğine inanan insanlar olunca ise "gerçek" olurlar.

    Kendi oğlum ile ilgili çok yakın fikirlerim var kafamda, birden fazla inanan olduğumuzu görmek de umut verici, çünkü hepsi burada, hepsi "olabilir"

    eline sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Fatih,

    Herzaman azınlıkta olacağız. Ama dünyayı değiştirenler de her zaman azınlıktan gelip çoğunluk oldular. Asla unutmadan ve yılmadan inandığımızın peşinden gitmeye devam.

    YanıtlaSil
  3. yazıyı okuyalı çok oldu ama ancak yorum yazabiliyorummmm.İçimizdeki kurt zihnimiz bence, O bize her türlü oyunu oynuyor.Eğer biz doğru ilişki kurarsak zihnimizle bizim istediğimiz gibi davranan bir kedicik olur.
    2.konu çocuklarla ilgili olan tüm düşüncene katılıyorum, 3 gün yazlık mekanda bulunmak bana herşeyi gösterdi.Eline sağlık...

    YanıtlaSil
  4. yazı güzelmiş ellerine sağlık

    YanıtlaSil