Tartışma nedir? Bir grubu ilgilendiren, bir konu hakkında farklı düşünceleri olan kişilerin konuyla ilgili görüşlerini açıklamak, konuyu (veya sorunu) çözmek amacıyla bir araya gelerek bilgi paylaşımı yaptıkları karşılıklı konuşmaya tartışma denir.
İnsanlar neden birbirleri ile tartışır? Bilgi ve görüşlerini paylaşmak için dediğinizi duyar gibiyim. Asıl merak ettiğim tartışmak değil de kendi fikrini başkasına kabul ettirmeye çalışmak nasıl bir şey acaba? Medeni çerçevede tartışmak benim açımdan fikir alış verişidir. Maalesef genelde çevremde gördüğüm tartışmalar, her kişinin diğerini kendi fikrine ikna etmeye çalışması şekilinde vukuu buluyor. Neden acaba diye düşünüyorum. İnsan neden karşısındakinin de kendisi gibi düşünmesini ister ki? Tartışmaya girildiği zaman benim yapmaya çalıştığım şey kendi bilgimi paylaşmak olmalı. Neden karşıda ki senle aynı fikirde olsun ki. Konu eğer bilgiye dayanan bir konu ise o zaman bilgisi olan kişiye herkes saygı göstermelidir. Çok gördüğüm ve çok rahatsız olduğum konu “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan” insanlar. Bunlardan hepimizin etrafında çokça vardır. Bir konu konuşulmaya başladığında mutlaka anlatacak bir şeyleri vardır bu insanların. Paylaştıkları şeyler abuk sabuk, incir çekirdeğini bile doldurmayacak fikirler(i)dir sadece.
Peki böyle bir ortamda ne yapılmalı? Yada daha doğrusu ben ne yapamıyorum. Susmak lazım. Susup o kişinin konuşmasına müsade etmek lazım bence. Bırakın o kişi konuşsun anlatsın anlatacağını. Neden onunla bir tartışmaya gireyim ki, sadece beni yoracak ayrıca da yorulmamın yanı sıra bir kazancım da olmayacak. Karşımda ki kişi bilgili bir kişi olsa bir çok şey öğrenebilirim. Ama işte gelin görün ki evdeki hesap hiç çarşıya uyar mı. Bende böyle durumlarda susamıyorum. Ortamda ki herkesin yanlış bilgilendirilmesi beni bozuyor, başlıyorum konuşmaya. Veee o zaman da herşeye muhalif insan rolü üzerime yapışıyor. Çok konuşan adam yaftasını yiyorum her sefer. Ama artık kendi kendime söz verdim girmeyeceğim kimse ile bu tip tartışmalara. Susacağım, sükutun altın olduğunu ispatlarcasına. Varsın herkes konuşsun, yanlış bilgilensin ben mi kurtaracağım hepsini. Ne dersiniz doğrusu da bu değil mi sizce de? Bırakalım herkes konuşsun bilgi sahibi olup olmadığına bakmaksızın dinleyelim onları. Hem yorulmayalım hemde ortamda muhlafet, antipatik damgasını yemeyelim.
Hem ne demiş Montesquieu “İnsan ne kadar az düşünürse, o kadar çok konuşur” . Bundan sonra hedef daha çok düşünmek daha az konuşmak.
İnsanlar neden birbirleri ile tartışır? Bilgi ve görüşlerini paylaşmak için dediğinizi duyar gibiyim. Asıl merak ettiğim tartışmak değil de kendi fikrini başkasına kabul ettirmeye çalışmak nasıl bir şey acaba? Medeni çerçevede tartışmak benim açımdan fikir alış verişidir. Maalesef genelde çevremde gördüğüm tartışmalar, her kişinin diğerini kendi fikrine ikna etmeye çalışması şekilinde vukuu buluyor. Neden acaba diye düşünüyorum. İnsan neden karşısındakinin de kendisi gibi düşünmesini ister ki? Tartışmaya girildiği zaman benim yapmaya çalıştığım şey kendi bilgimi paylaşmak olmalı. Neden karşıda ki senle aynı fikirde olsun ki. Konu eğer bilgiye dayanan bir konu ise o zaman bilgisi olan kişiye herkes saygı göstermelidir. Çok gördüğüm ve çok rahatsız olduğum konu “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan” insanlar. Bunlardan hepimizin etrafında çokça vardır. Bir konu konuşulmaya başladığında mutlaka anlatacak bir şeyleri vardır bu insanların. Paylaştıkları şeyler abuk sabuk, incir çekirdeğini bile doldurmayacak fikirler(i)dir sadece.
Peki böyle bir ortamda ne yapılmalı? Yada daha doğrusu ben ne yapamıyorum. Susmak lazım. Susup o kişinin konuşmasına müsade etmek lazım bence. Bırakın o kişi konuşsun anlatsın anlatacağını. Neden onunla bir tartışmaya gireyim ki, sadece beni yoracak ayrıca da yorulmamın yanı sıra bir kazancım da olmayacak. Karşımda ki kişi bilgili bir kişi olsa bir çok şey öğrenebilirim. Ama işte gelin görün ki evdeki hesap hiç çarşıya uyar mı. Bende böyle durumlarda susamıyorum. Ortamda ki herkesin yanlış bilgilendirilmesi beni bozuyor, başlıyorum konuşmaya. Veee o zaman da herşeye muhalif insan rolü üzerime yapışıyor. Çok konuşan adam yaftasını yiyorum her sefer. Ama artık kendi kendime söz verdim girmeyeceğim kimse ile bu tip tartışmalara. Susacağım, sükutun altın olduğunu ispatlarcasına. Varsın herkes konuşsun, yanlış bilgilensin ben mi kurtaracağım hepsini. Ne dersiniz doğrusu da bu değil mi sizce de? Bırakalım herkes konuşsun bilgi sahibi olup olmadığına bakmaksızın dinleyelim onları. Hem yorulmayalım hemde ortamda muhlafet, antipatik damgasını yemeyelim.
Hem ne demiş Montesquieu “İnsan ne kadar az düşünürse, o kadar çok konuşur” . Bundan sonra hedef daha çok düşünmek daha az konuşmak.