30 Aralık 2009 Çarşamba

Yeni Yıl Yeni Umutlar Diye Bir Saçmalık

2009 yılının bitişi ile beraber 2010 yılı başlıyor. Herkes bu aralar birbirine tebrik, kutlama , iyi niyet mesajları gönderiyor. Hatta saatler 01/01/2010 un 00.00 ını gösterdiğinde neredeyse herkes annesini babasını kardeşini vs. Arayacak. Bu bana her zaman garip gelen bir şey oldu.

İnsanoğlu kendi geliştridiği bir zaman kavramına takılıp kendine göre kutlamalar yada hüzünler yaratıyor. Halbuki zaman kavramının bunlar için yaratılmış olduğunu düşünmüyorum. Neden bir yılın bitişini yada daha doğru bir deyimle bir yılın başlayışını kutluyoruz. Yıl nedir? Gün nedir? Dünya kendi etrafında bir tur attı oleeeeeeyyyyyyyyy. Dünya güneşin etrafında bir tur attı oley,oley,oley. Ben doğdum arkasından dünya güneşin etrafında 35 tur attı. Hadi biz bunu parti yapıp kutlayalım ne hoş değil mi?

Ben bu tür kutlamaların hepsinin ticari olduğuna ve tüketim toplumunun bir parçası olduğuna inanıyorum. Günümüz hayatında herşeyin ticari kaygılar ile yapıldığı düşüncesi beni yormuyor desem yalan olur aslında.

Gelelim işin hüzün kısmına. Başımıza gelen kötü bir olayın yıldönümü olduğunda o gün hepimizi için zor olur. Peki 1nciyıl dönümü ile 322 nci gün dönümü arasında ne fark var. Bunu anlamak benim için gerçekten zor. Bence insanlar kötü şeyleri hatırlayarak hayıflanmaktan zevk alıyorlar. Bak benim başıma bu geldi tam bugünden bir sene evvel diyerek o anda hayatlarında ters giden şeylere kılıf geçirmeye çalışıyorlar. Bunu yapmasalar çok daha mutlu bir hayatları olacak. Evet , kötü şeyler herkesin başına geliyor ama hayat da devam ediyor, o olayla başa çıkmanın en güzel yolu kabullenmektir. Onun için hayatınızda başınıza kötü bir şey geldiğinde, üzülün tabii, ama bir yandan da hayatınıza devam edin. Her sene-i devriyesini beklemeyin daha çok üzülmek için. Üzülün, gerekirse 365 gün arka arkaya ama sonunda geride bırakın, hayatınıza devam edin.

Yatakbaşı kitaplarımdan birisi olan ,Dale Carnegie tarafından yazılmış olan ÜZÜNTÜYÜ BIRAK YAŞAMAYA BAK isimli kitapda şöyle bir satır vardı :“Hayatı üzüntü geçirmez bölmelere ayırın, bir bölmeden çıktığınızda üzüntünüz o bölmede kalsın. Ve siz hayatınıza devam edin”