9 Nisan 2010 Cuma

FENERBAHÇE






Aslında konu çok erkeksi gözüksede tamamen farklı bir bakış açısı anlatacağım sizlere umarım hoşunuza gider.

Çok iyi hatırlıyorum ilk gittiğim maçı. Dayım bir sabah bizim eve gelip hadi seni maça götürüyorum dediğinde dünyalar benim olmuştu. Maça gitmek hep hayallerimi süslüyordu. Hem o zamanlarda bugünkü gibi koltuklar ısıtmalı stadlar tuvaletler bile yoktu. Neyse, dayım tek bir şart koşmuştu bana “ pantalonun altına pijama giyeceksin”. Eski Fenerbahçe stadına gitmiş olanlar bilir Çamlıca dan esen rüzgar insanların içini buz keserdi. Ben en nefret ettiğim şeylerden birini bile kabul etmek pahasına kabul ettim. O gün maçı kazandık hemde 7-0. ama ben gariban bunun sadece bir hazırlık maçı olduğunu bilmiyordum ki. O gün benim için bir milat idi, maça gitmeye başlanılan gün. Daha sonra ki yıllarda bu işin bir aile geleneği olduğunu daha iyi kavramaya başladım. Yıllar içinde özellikle dedem de gördüğüm şeylerden bu tutkunun nasıl bir şey olduğunu yaşayarak büyüdüm. Ve gün geldi bizim apartmanın adının neden KANARYA olduğunu bile anladım . 10 lu yaşlarda bir maça girmek için 8 saat yerde oturarak sıra beklediğimi bile bilirim hatta..

Gel zaman git zaman maça gitmek bir alışkanlık halini aldı. Anladığım tek bir şey vardı gittiğim yer benim için özel bir yerdi. Sıkıntılı bir dönemimde bir danışman bana şöyle demişti “ gece uyku tutmadığında yada gözlerini kapattığın vakit kötü şeyler gördüğünde mutlu olduğun bir yerde olduğunu hayal et” tahmin ettiğiniz gibi benim hayalim hep stadyum oldu. Tek başıma hiç bir şey yapmayı sevmeyen bir adam olarak tek başıma yaptığım tek şey maça gitmektir. Ararım arkadaşları kimse gelmiyorsa da atlar giderim. Nasıl olsa orası benim yerim Orada hep mutluyum. Okulda notlar mı kırık, kız arkadaşınla kavga mı ettin, işler mi bozuk, evde hanımla mı tartıştın, hayatın alt üst mü? Bunlar hiç umurumda olmuyor o mekanda. İçeri girdiğim anda bir değişik yerdeymiş gibi hissediyorum kendimi. Bir cins tedavi sanki benim için maça gitmek. İnsanların büyük çoğunluğuna garip geliyor “neeee maçamı gidiyorsun sen?” ne yapayım yahu 29 senedir gidiyorum. O mekan herkesin gerçek olduğu bir yer. Kimsenin birbiriyle bir çıkar ilişkisi olmayan, insanların birbirinden beklentisi olmayan bir yer. Bir gol atıyor takım ve herkes sarmaş dolaş. Yanınızdaki katil mi, hırsız mı, zengin mi, fakir mi umrunuzda değil. O anki mutluluğu paylaşıyorsunuz sadece. Bazen de tartışıyorsunuz yanınızdaki ile, adam belkide büyük bir firmanın genel müdürü ama ne önemi var benle yanyana oturuyor ve benden hiç bir farkı yok o anda. Maça gitmek benim için saf kendime ayırdığım vakit demek. Bunu sevdiğim kişiler ile paylaştığım zaman daha da mutlu oluyorum. Sırada oğlum var.......

Bağlayalım artık bu konuyu der gibisiniz sanki. Konunun bağlanacağı yer şu benim için. Ne kadar kendiniz gibi olabilirseniz o kadar mutlu oluyorsunuz hayatta. Ne kadar dış etkenleri, insanları umursamazsanız o kadar neşe hakim oluyor hayatınıza. Ne kadar maddi veya manevi kaygılardan uzak kalırsanız o kadar uzun yaşıyorsunuz. Belki de hayatımızı hep stadyumda gibi yaşamalıyız. Etrafımızda kim var kim yok önemsemeden, mutlu olduğumuzda yanımızdakine sarılmalı,kızdığımızda ise avazımız çıktığı kadar bağırmalıyız.

6 yorum:

  1. senin maç tutkunu bilmeyen yok.Stadın bu kadar huzurla dolu olduğunu çocuklarımın sayende gittikleri bir maç dönüşünde daha bir net anladım diyebilirim.Keşke insanlar hiç yanındakine benzemeye ve haset etmeye çalışmadan sadece kendileri gibi yaşayabilseler dünyada barış ve huzur garantidir...Senin maç dönüşündeki duygularını da eşinin yorumlaması dileğiyle...

    YanıtlaSil
  2. kardes selam,

    senin tutkunu, duygularini, dusuncelerini herhalde en iyi anlayanlardan biri olabilirim. anlattiklarina, yasadiklarina yuzde yuz katiliyorum ve kendi adima cok ilginc ve ozel olan bir seyi burada seninle ve diger takip edenlerle paylasmak isterim. Abimle beraber yaklasik 20 yildir maca giderim ve suna dikkat ettim, abimle eger bir sey konusmam gerekiyorsa macta konusuyoruz, o benimle bir sey konusacaksa macta bulusuyoruz. abimle en guzel vakit gecirdigimiz zamanlar, maca gittigimiz gunler oluyor. sadece 2 kardes beraber, basbasa mac oncesi, mac zamani, mactan eve donus dedinmi yaklasik bir 5 saat birliktesin.

    bu nedenle, stadyum sadece 2 futbol takiminin mac yapip, onlari seyreden binlerce kisinin toplandigi bir yer degil.

    orasi cok farkli bir yer, anlatilmaz yasanir derler ya, iste oyle bir yer...

    YanıtlaSil
  3. hayatimda gittigim ilk mac 3 aralik 2007 idi, yani biras gec oldu benim adima ama cokta guzel olduu... muhtesemdi, hayatimin en unutulmayacak 90 dakikalarindan birini gecirmistim. hatta sende mutluluguma tanik olan insanlardan biriydinn :) anlatilmaz yasanir gercekten... yine keyifle okudum seni, thankss...

    YanıtlaSil
  4. Sis. Merak etme senin oğlanlarda artık tadını aldılar. Ben nasıl dayımı anlattıysam 15 sene sonra onlarda beni anlatır umarım. Bu arada senin de maç deneyimin yok, gel götüreyim seni de bir gün maça ne dersin??

    YanıtlaSil
  5. Tamer,

    Takip ettiğini görmek çok mutlu etti. Stadyumun ne olduğunu ancak yaşayan bilir. Senin de aynı düşünceleri paylaşıyor olman benim düşüncemin ne kadar doğru olduğunu da gösterdi bana. Teşekkür ederim.

    Bu arada kendini izleyicilere eklersen sevinirim.

    YanıtlaSil
  6. Lea,

    O maç gününü çok iyi hatırlıyorum. Genelde bayanların aramıza katılmasına pek alışkın değiliz ama sen de aynı benim anlattığım şekilde herhangi birisi oldun aramızda. Çünkü stadyum öyle bir yer. Yine bekleriz maça.......

    YanıtlaSil